TÜM CANLILARIN EN TEMEL GEREKSİNİMİ OLAN SU, PİYASALAŞTIRMANIN VE KÜRESEL KİRLENMENİN TEHDİDİ ALTINDADIR.
Uluslararası Dünya Su Günü her yıl 22 Mart’ta Tatlısu kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve Tatlısu kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanmasını sağlanmak amacıyla kutlanmaktadır. Dünya Su Günü ile ilgili ilk öneri 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Kalkınma Konferansı (UNCED)’nda yapılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993’te Dünya Su Günü kararının resmi imzalanmasından sonra her yıl dünya çapında kutlanmaya başlanmıştır.
Suyun sosyal, ekonomik ve ekolojik yaşam için önemi tartışılmazdır. Su; yaşamın temelini oluşturan, vazgeçilmez bir değerdir.
Su tüketiminin %70’i tarımda, %22’si sanayide, %8’i içme ve kullanma suyu olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde tüm canlıların en temel gereksinimi olan su, piyasalaştırmanın tehdidi altındadır. Temiz ve içilebilir suya erişim tüm canlıların hakkıdır. Bu haktan kesinlikle vazgeçilemez. Su kaynakları ve kullanımı kamuya ait olmalı, insanca yaşam için gerekli ve yeterli temiz su tüketiciye ücretsiz olarak ulaştırılmalıdır.
Bu nedenle tüm su havzalarımız koruma altına alınıp çevresindeki işgallere son verilmelidir.
Su; Munzur’da, Karadeniz’de, Hasankeyf’te, Zilan’da, Zap’ta, Botan’da, Antalya’da ve dünyanın her yerinde bugüne kadar beslediği toprakların ve insanların umudu, ekmeği olmuş, bugün ise büyük ve küçük baraj inşaatları ve HES projeleri ile tehdit edilmekte ve yok edilmektedir.
Dünyada ve ülkede hızlı sanayileşmenin etkileriyle oluşan kirlilik, bundan kaynaklı küresel iklim değişikliği ve bununla birlikte yaşadığımız kuraklık, suyun önemini her geçen gün daha da arttırıyor. Su sorunu dünya genelinde her geçen gün büyüyor ve baş edilebilecek bir sorun olmaktan çıkıp kriz haline dönüşüyor, tüm canlı yaşamını tehdit eder hale geliyor.
Ekolojistler olarak, bütün bu yaşamsal ve ekolojik nedenlerle, suyun metalaştırılması girişimlerine karşı tüm doğa koruma örgütlerini ve sorumluluk sahibi her kesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye ve Van’da da nüfusun artışı, iklim değişikliği ve kirlilik gibi sorunlar su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaya devam ediyor. Yeraltı su kaynaklarının bilinçsizce tüketilmesi ve suyun kalitesinin bozulması konuları da ciddi bir şekilde gündeme gelirken suların korunması içinde çağrılar sürüyor. Bu kış yoğun yağış alınmaması Van’daki içme suyu, baraj, göl seviyeleri kritik sınırın altına düşerken su konusunda azalma yaşanıyor. İsraf çok ciddi boyutlarda.
Kentimiz, bölgemiz ve ülkemiz en büyük kuraklık sürecini yaşarken son 5 yılda yaşanan en büyük payı kentimiz aldı. İklim değişikliği gibi sebeplerle su en büyük sorunlardan biri haline gelirken su kaynakları tükenmeye devam ediyor. Geçen bir kaç yıllık zaman dilimi içerisinde kuraklık Van’ı ciddi manada etkilerken Van su fakiri kentlerin başında gelmeye başladı. Bir dönemler 50 yıla yeteceği planlanan su stokları ciddi manada düşerken kentin ileriki süreçte ciddi bir su sıkıntısı yaşayacağı ile ilgili açıklamalar son iki yılın en önemli gündemi oldu. Öte yandan kentteki birçok göl kururken Van gölü tarihinin en büyük çekilmesini yaşıyor. Bu olumsuzluklar ortadayken, kentte yanlış su kullanımı, vahşi tarımsal sulama ve yeraltı sularının yanlış kullanımı gibi etkenler nedeniyle su israf edilmekte, bundan dolayı da kenti ciddi tehlikeler beklemektedir.
Van’da kişi başına düşen su miktarı %30’ların altına düşmüştür. Bunun ile iklim değişikliği ve küresel ısınmanın hangi dereceye ulaştığını ortaya çıkmaktadır. Van’da kişi başına düşen su miktarı günlük 150 litre,1 milyon200 bin nüfuslu kentimizde yıllık 60 milyon metreküp civarındadır. Tarım, hayvancılık ve sanayide kullanılan su miktarı 2-3 katına çıkacaktır. Kuraklığa bağlı gölet ve su depolama alanlarına ihtiyaç olacağı, suyun idareli kullanmayı öğrenmediğimizde ve israf etmekten vazgeçmediğimiz taktirde bu sular bize yetmeyecektir.
Van gölü kıyılarının imara açılması, sulak alanların ve sazlıkların doldurularak kurutulması da suya gösterilen değerin açık göstergesidir. Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, dünya değerimiz olan Van gölü suları, suyun yanlış kullanımı, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmadan dolayı azalmaktadır. Yağışlarda yaşanan düşüşlerde gözönünde bulundurulduğunda, doğal olarak tedbir almamızı zorunlu kılmaktadır.
Suyun kirlenmesine, ticari meta haline gelmesine sesiz kalamayız. Özellikle önem taşıdığı bir dönemde kendi suyumuzu sahiplenmemiz en büyük ihtiyacımızdır.
Su ve Su kaynakları korunmalı, kirletilmemeli ve verimli kullanılmalıdır.
Bunun için;
· Su kaynakları metalaştırılmadan, israf edilmeden kullanılmalıdır.
· Çarpık sanayileşme ve sanayinin yeraltı sularını yok etmesi önlenmelidir.
· Su yaşamdır, insan hakkıdır, insan hakları devredilemez, satılamaz, metalaştırılamaz.
· Su ve su kaynakları özelleştirilemez.
ÇEVRE DOSTU VE YAŞAMIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNDEN YANA OLAN TÜM KİŞİ VE KURULUŞLARI BU TEMELDE ORTAK MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ.
Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (Van ÇEVDER)
TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU (TÜRÇEP)
Benzer Haberler
CHP Milletvekili Mahmut Tanal, elektrik kesintilerini protesto etmek için oturma eylemi başlattı
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENT GENELİNDEKİ BAKIM-ONARIM ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR
VAN’DA LALELER PARK VE BAHÇELERİ SÜSLEDİ
DEM PARTİ Millet vekilli ŞENYAŞARDAN bağımlılıkla ilgili soru önergesi
TGS (Türkiye Gazeteciler Sendikası) Duyuru
TBMM'E KADIN CİNAYETLERİ VE ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİNİ ARAŞTIRMA İÇİN ÖNERGE VERİLDİ
: BÜYÜKŞEHİR’DEN KENT GENELİNDE İLAÇLAMA SEFERBERLİĞİ
ŞANLIURFA EMNİYETİNDEN DEV OPERASYON