DAMLA MEDYA

Sendikamız 2013 yılında, PTT’nin A.Ş olma sürecinde yaşanacak olumsuzluklar hakkında ne dedi ise, bugün hepsi ile acı bir şekilde yüzleşiyoruz. O gün, diğer sendikaların neler yaptığı veya yapmadığı da arşivlerde durmaktadır. Sendikamız o süreçte kurumun A.Ş olmasının, özelleştirmenin ilk adımı olduğunu, Telekom ve Tekel özelleştirmesi sürecinde yaşananların benzerinin PTT de yaşanacağını öngörmüştür.

PTT önce Anonim Şirket olmuş, daha sonra Varlık Fonuna devredilmiştir. Kamu hizmeti anlayışı terkedilerek, kar-zarar anlayışı ile yönetilmiş ve 185 yıllık kurum zarar üstüne zarar açıklamış olmasına rağmen, sorumlulardan tek kişi bile hesap vermemiştir.

İdari Hizmet Sözleşmesi ilk oluşturulduğu günden bugüne, yamalı bohça gibi sürekli hukuk yaması yapılmış, yakın tarihte de Danıştay tarafından önce İHS yönetmeliği iptal edilmiş, ardından da Anayasa Mahkemesi tarafından Cumhurbaşkanlığının 703 nolu KHK’sinın iptali sonucunda, İHS nin işe alım şartlarının kanunlaştırılması için 12 ay süre verilmiştir. Sosyal güvence olarak işçi sayılan İHS’li arkadaşlarımızın, kamu hizmeti üreten kamu emekçileri olduğunu savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Kamu emekçileri sendikalarına üye olabilen, ama yeşil pasaport hakkı olmayan İHS’li emekçiler haklarını istiyor.

Bu belirsiz, performansa dayalı ve sosyal güvence olarak zayıf istihdam modelinin, emek sömürüsü ve Neoliberal politikaların bir sonucu olduğunu ilk çıktığı günden bugüne dillendirmekteyiz. Israrla nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz ve anadilinde kamu hizmetini savunan sendikamız, bu istihdam modeli ile nitelikli kamu hizmetinin üretilemeyeceğini, geçmişten günümüze her platformda vurgulamıştır. Bugün gelinen noktada PTT, zararı her geçen gün katlanarak artan, çalıştırdığı emekçilerin maaşını ödemekte zorlanan bir durumdadır. Liyakatsiz atanmışlar tarafından yönetilemeyen PTT de sorunlar çığ gibi büyüyerek artmaktadır. Sürekli artan iş yüküne karşılık, personel sayısı hızla azalmakta ve her emekçiden 2-3 kişilik iş beklenmektedir.